Ana Sayfa  Annelik  El sanatları  Haber  Magazin Dünya Magazin TR  Ressamlar  Seramik  Tiyatro  Yazı Yemekler

Özel Arama

Çağla Şikel takıları

Çağla Şikel Röportajı

Ürün yetiştiremiyorum

Kendi yaptığı bandana, kravat, şapka aksesuarları ve pantolon askılarını satışa usnan Çağla Şikel, "O kadar güzel tepkiler aldım ve satışlar o kadar güzel
gidiyor ki, bu durum 'Bir mağaza açsam mı' gibi düşüncelere sürüklüyor beni" diyor.

Kendisi istemese de daha çok özel hayatıyla gündeme geliyor... "Özel hayatımı gizlemeyi 10 yılın sonunda öğrendim" diyen Çağla Şikel, büyük ilgi gören
aksesuar tasarımları ve özel hayatına dair Tempo dergisinin bu haftaki sayısına önemli açıklamalarda bulundu.

<B>Yıllarca başkalarının tasarımlarını tanıttınız, şimdi kendi tasarımlarınızla gündemdesiniz. Mankenlik yaparken tasarımcı olmayı planlamış
mıydınız?</B>




                      

   geriileri

çağla şikel resimleri

 



- Kesinlikle planlanmış bir şey değildi. Kendime aldığım aksesuvarlarda bazen eksikler bulup, onları tamamlıyordum. Bunların benim çalışmam olduğunu bilenler
"Bize de yap diyordu", ama o kadar yoğun çalışıyordum ki, buna vakit bulamayacağımı söylüyordum. Sonra Tuvana (Büyükçınar) ile bir yemekte konuşurken,

"Neden
bir şeyler yapıp vermiyorsun" dedi. Ben de aynı bahanelerimi ona da sıraladım. Sonra bana Nişantaşı’nda yeni bir mağaza açacağını, burada çok özel markaların
tek ürünlerinin bulunacağını söyledi ve ikna etti.

<B>n Yaptığınız aksesuvarlarda hep taşları kullanmışsınız. Pırıltılı şeyleri çok mu seviyorsunuz?</B>

- Swarovski taşlarını çok seviyorum. Parıltıyı, taşı tuşu çok seviyorum gerçekten.

<B>n İlerisi için kendi adınıza marka yaratmak gibi bir hedefiniz var mı?</B>

- Bu konu tamamen benim zevkim olarak başladığı için, şimdilik böyle gitsin istiyorum. Zaten şu anda ürün yetiştiremiyorum. Demet Akalın’a yapıp verdim,
Alişan’a bir kravat yaptım, dizideki bütün larıma, Melek (Baykal) Abla’ya yaptım, şimdi bir tane de kısmetse Hülya Avşar’a yapacağım. Ama sanıyorum
bir süre sonra gözlerim bozulmaya başlayacak. Çünkü taşları tek tek yapıştırmak çok zor. Sanırım bir yardımcı alacağım kendime.

<B>n Şimdiye kadar satışa kaç parça ürün verdiğiniz?</B>

- 40-45 parça yapıp verdim. Şimdi 20-25 parça üzerinde de çalışıyorum. Bugün taktığım pantolon askısı benim, onu kimseye vermiyorum. Evde de genellikle böyle
kavgalar çıkıyor, "Bu çok güzel oldu, kimseye vermem, ben takacağım" diyorum sürekli.

<B>n Yaptığınız ürünler Lobi’de satılıyor. İlgi nasıl?</B>

- Beğenen çok. Özellikle benim tarzımı seven çok var. İnsanların beğeneceğini biliyordum, ama özellikle pantolon askılarına bu kadar talep olacağı aklıma
gelmemişti. Bandana ve bereler gider diye düşünüyordum, onlar da iyi satıyor ama pantolon askısı kalmadı ve inanılmaz bir talep var.

<B>n Bu işten iyi para ndınız mı?</B>

- İnanmayacaksınız ama hiç sormadım bile. Sadece çok iyi gittiğini, pantolon askılarının çok satıldığını biliyorum. Hakikaten bu işi zevk için yapıyorum.

<B>ÖZEL İLİŞKİ İÇİN MESAİ HARCAMAK GEREKİYOR

n ’Cennet Mahallesi’nde beğeni topladınız. Oyunculuk mu çalıştınız?</B>

- Yok, aslında pek bir şey yaptım sayılmaz. ’Zehirli Çiçek’ de ’Cennet Mahallesi’ gibi 94. bölüme gelseydi, o da bu kadar iyi olabilirdi. ’Cennet Mahallesi’
nde Sultan’ın çok büyük etkisi var. Çünkü ben Sultan’a çok şey kattım.

<B>n Hayal ettiğiniz başka bir rol var mı?</B>

- Ben hayatımın sonuna kadar Sultan’ı oynayabilirim. Çünkü gerçekten çok eğlenceli. Bu kadar komplekssiz, dedikodusu olmayan, herkesin özgüveni tam olan, bu
kadar kendiyle barışık insanlarla çalışmak gerçekten çok büyük bir şans. Bu iş bir gün biter, o zaman gerisini düşünürüz.

<B>n Oyunculuk yapmaya başlayınca mankenliği kenara mı ittiniz?</B>

- Mankenlik asla kaytardığım ve "Artık oyunculuk yapayım, mankenliği bırakayım" dediğim bir şey değil. Uzak kalışım, tamamen vakitsizlikten kaynaklanıyor.
Haftanın beş günü çalışıyorum, altıncı günü dublajım var, yedinci gün ise ne yapacağımı şaşırıyorum. Şu anda hayatım ’Cennet Mahallesi’ etrafında dönüyor.
Bir iş çıkıp da "Tamam" dediğimde, senaryo geliyor ve çalışma düzeni bir anda değişiyor. Bu kez çok arada kalıyorum. Dolayısıyla defilelere gitmem
zorlaşıyor. Ama bir Yıldırım Mayruk, Vural Gökçaylı veya Cengiz Abazoğlu defilesi olduğu zaman, mutlaka onlar için zaman yaratıyorum.

<B>n İş hayatınız çok güzel gidiyor, ama özel hayatınız çalkantılarla geçiyor. Ne oluyor özel hayatınızda?</B>

- Allah iki iyiliği bir arada vermiyor herhalde. (Gülüyor) Öyle biri yok zaten. Bu biraz da şans meselesi. Karşılaştığın insanlarla da çok alakalı değil
bence. Ayrıca insanın bu kadar yoğun bir tempoyla çalışırken, özel hayatının olması veya hayatındaki özel insanla ilgilenmesi mümkün değil. İlişki çok büyük
bir sorumluluk. Özel ilişki için mesai harcamak gerekiyor. Benim de öyle bir vaktim olmuyor.

<B>n Ama birlikte olduğunuz insanlar da benzer işleri yapıyorlar. Buna rağmen sizi anlamıyorlar mı?</B>

- Ben zaten beni anlamıyorlar demiyorum. O da yoğun oluyor, ben de yoğun oluyorum. Dolayısıyla çok zor gidiyor. Bir de basın faktörü var...

<B>Evet kalbim dolu</B>

<B>- Yaşadıklarınız ders oldu size herhalde?</B>

10 yılın sonunda bunu anlamış bulunuyorum. Ara sıra kendimi kaptırıp konuştuğum oluyor, ama yapmamak lazım, hiç konuşmamak lazım.

<B>- Emre Altuğ ile çok hoş bir ilişki yaşıyordunuz. Önce ayrıldınız dendi.. Sonra da "Kalbim dolu, ama yeni biri değil " dediniz...

</B>Bugüne kadar hiç konuşmadım, şimdi de konuşmayacağım. Çünkü yanlış anlaşılmak istemiyorum. Kalbim dolu dedim, doğru, kalbim dolu. Yeni birisi mi? Hayır
yeni biri değil. Bir şey söylemek istemiyorum, biliyorum ki söylesem yazının başlığı o olacak. Bunu istemiyorum. Sadece Emre adına söylemiyorum bunu,
herhangi birisi, herhangi bir ım adına da söylüyorum.

<B>Kaş, göz işaretiyle gelni söylüyorum </B>

<B>- Özel hayatınız bir şekilde gündeme geliyor. Ekstra bir çaba harcamak sizi yormuyor mu?</B>

En azından şimdi "Ben konuşmuyorum, kendileri yazmışlar" diyorum. Bir de ben "Ayrıldık, barıştık, mutluyum, mutsuzum" diye anlatmaya başlarsam, iş içinden
çıkılmaz bir hale dönüşecek.

<B>- Bu durum sizde paranoya yaratıyor mu?</B>

Yaratıyor tabi, yaratmaz mı? Sürekli etrafta gazeteci var mı diye tedirginim. Kafede, yemekte, sette... Dedim ya evim haricinde her yerde etrafı kolaçan
ediyorum. Mesela karşıdan bir ım geliyor, önce hemen etrafıma bakıyorum, eğer biri varsa, hemen ona kaş göz işaretiyle gelni söylüyorum.

<B>- Gelecek için plan yapıyor musunuz?</B>

İnsanın kısmetinde varsa, bir şeyler olur. Ben üç sene önce oyunculuk yapacağımı, mutlu olacağımı bilmiyordum. Üç sene önce bana sorsaydınız "Çok iyi bir
model olup, yurtdışına açılmak istiyorum" derdim.

z

 

grafiksaati.org[at]gmail.com  |  gizlilik politikası